Kadir Gecesi

3
347
kadir gecesi

Kadir Gecesi

Kadir Gecesi, Kadir Sûresi’nde de ifade edildiği üzere, “Kur’an’ın indirildiği; bin aydan daha hayırlı olan; Rab’lerinin izniyle Ruh ve meleklerin her türlü iş için indiği; tan yeri ağarıncaya kadar esenlik, huzur ve güven kaynağı olan” bir gecedir.

Mademki, bu geceyi bin aydan hayırlı yapan şey, Kur’an’ın bu gecede indirilmesidir; öyleyse bizler bu geceyi Kur’an’ı okuma, anlama, yaşama ve yaşatma ziyafeti yapmalıyız. Kur’an’ın mânâsına ve tefsirine ağırlık vererek onu idrak etmeli ve yaşamalıyız. Anladıkça ve yaşadıkça onu yaşatmanın aşkını ve şevkini yaşamalıyız. Ayrıca bu geceyi, nafile namaz ve duayla geçirmemiz tavsiye edilmiştir. Çünkü Sevgili Peygamberimiz, “Kim inanarak ve Hak rızası için Kadir Gecesi’nde kalkarsa, (namaz kılar, ibadet ederse) onun geçmiş günahları affedilir.” (Buhari, Leyletü’l-Kadr, 1) buyurur.

Hz. Aişe (r.anha) anlatıyor: “Kadir Gecesi’nde nasıl dua edeyim dedim. Rasûlullah şu duayı okumamı söyledi: ‘Allahümme inneke afüvvün, tuhibbu’l-afve, fa’fü anni’ (Allah’ım Sen affedicisin, affı seversin, beni de affet.)” (Tirmizi, Da’avât, 89).

Bin aydan hayırlı gece

Bu gece maddî ve manevî bütün nimetlerin müminin gönlüne yağdığı, iki cihanın bayram oluş müjdesinin müminin gönlünde hissedildiği, Kur’an, ibadet ve oruçla ruhun yükselişini zihnin de müşahede ettiği bir gecedir. Böylesine bir gecede, İlahi yardım ve manevi fetihler bir sağanak yağmur gibi müminin gönlünü ve zihnini serinletir. Onu dünya kaygılarından ve dertlerinden özgürleştirir. Kur’an-ı Kerim’de, Rabb’imizin bizlere çok büyük nimetler ikram ettiğini gördüğümüzde, Allah’tan hatalarımız için bağışlanma dilememiz emredilmiştir.

Kadir; değer, kıymet, ölçü ve kudret mânâlarına geliyor. Rabbimiz nasıl ahirette kullarına hikmetinden daha çok kudretiyle muamele edecekse Kadir Gecesi’nde de aynısını yaşayacağız. Bu gecede, her geceyi Kadir bilenlere ve Kadir’i ihya edip hürmet gösterenlere İlâhî varidat dolu dolu gelecek. Bunları elde etmek için, Kadr’in kıymetini bilmek, yağan manevi yağmurla kalbimizi yıkayabilmek için bu geceyi bir altın fırsat olarak bilmek gerekiyor.

Kadir Gecesi’nin hangi gece olduğu kesin olarak bilinmemekle beraber genellikle Ramazan’ın 27’nci gecesi olduğunda karar kılınmıştır. Hz. Peygamber (sas) bunun kesinlikle hangi gece olduğunu belirtmemiş; ancak “Siz Kadir Gecesi’ni Ramazan’ın son on günü içerisindeki tek rakamlı gecelerde arayınız.” (Buhârî, Leyletü’l-Kadir, 3) buyurmuştur.

Namaz, tövbe ve dua

Kadir Gecesi’ni, namaz kılarak, Kur’an-ı Kerim okuyarak, tevbe, istiğfâr ederek ve dua yaparak değerlendirmeliyiz. Üzerinde namaz borcu olanların nafile namazı kılmadan önce hiç değilse beş vakit kaza namazı kılmaları daha faziletlidir. Kazası yoksa nafile kılar. Süfyan-ı Sevrî, “Kadir Gecesi dua ve istiğfar etmek namazdan sevimlidir. Kur’ân okuyup sonra dua etmek daha güzeldir.” (Tecrid-i Sarih Tercemesi, VI, 313) demiştir.

Neden gizli tutulmuştur?

Allahü Teâlâ hikmeti gereği Kadir Gecesi’ni ve onun dışında daha bazı şeyleri de gizli tutmuştur. Mesela, duanın kabul olduğu saati cuma günü içinde, makbul velisini insanlar içinde, eceli ömür içinde ve kıyametin vaktini de dünya ömrü içinde saklamıştır. Yine en büyük ismi olan İsm-i Azam’ı da diğer ismi içinde gizlemiştir. Bunların gizli tutulmasından maksat müminlerin uyanık, dikkatli ve devamlı Allah’a ibadet ve taat içerisinde olmalarını sağlamaktır. Müminler bu geceyi gaflet içerisinde geçirmemeli, ibadet ve taatle değerlendirmelidir. Peygamber Efendimiz (sas) şöyle buyurmuştur: “Kim Kadir Gecesi’ni, faziletine inanarak ve alacağı sevabı Allah’tan bekleyerek ibadet ve taatle geçirirse geçmiş günahları bağışlanır.” (Buhârî, Kadir, 1).

O af ânını yakalayalım

Bu gecenin öyle bir anı vardır ki o anda yapılan ibadet ve dualar mutlaka makbul olur. Bu önemli anı yakalamak için gecenin bütününü tevbe ve istiğfar ile geçirmek gerekir. Gecenin bütününü ibadetle geçiremeyenler en azından teravihten sonra bir miktar oturup dua etmelidirler.

KADİR GECESİ VE MEVLÂNA’NIN TAVSİYELERİ

“Doğrusu biz Kur’an’ı Kadir gecesinde indirmişizdir. Kadir gecesinin ne olduğunu sen bilir misin? Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır. Melekler ve Cebrail o gecede Rablerinin izniyle her türlü iş için inerler de inerler. O gece tan yerinin ağarmasına kadar bir esenliktir.” (Kadir Sûresi 1-5. Ayetler)

Ramazan ayı içerisinde bulunan Kadir gecesinin hangi güne tesadüf ettiği tam olarak bilinememekle birlikte, Peygamber efendimizin “Kadir gecesini Ramazan’ın son on gününde ve tekli gecelerde arayınız” hadis-i şeriflerine binaen din âlimlerince 27. gece olarak tahmin edilen bu mübarek gece ne manaya gelmektedir?

Peygamber Efendimiz bu gecenin önemiyle ilgili şöyle buyurmaktadır.

“Kim ki Ramazan’da orucun farz bir ibadet olduğuna inanarak ve sevabını umarak oruç tutarsa, geçmiş küçük günahları bağışlanır. Yine kim Kadir gecesinin faziletine inanarak ve mükâfatını umarak bu geceyi ibadetle ihya ederse, küçük günahları bağışlanır.”

Din âlimlerine göre de bu ayda ve gecede üç önemli unsur vardır:

1. Yüce Allah’ın iradesi bütün işleri ve hükümleri bu gecede takdir etmiştir.

2. Dinimizin kutsal kitabı Kur’ân-ı Kerim bu mübarek ayda Peygamberimize inmeye başlamıştır.

3. Bu gecede yeryüzü, Müminleri selâmlamak için inen meleklerin çokluğundan dolayı adeta daralmaktadır.

Peki bu mübarek gece hakkında İslâm’ın en güzel açıklayıcılarından olan gönüller sultanı  Mevlâna ne demiştir, ne tavsiye etmiştir.

Mevlâna Kadir gecesinin Ramazan ayının hangi gününe rastladığını açıkladığı beyitte, bu gecenin önemli olduğunu, fakat insanın her geceyi Kadir gecesi gibi bilip Allah’a ibadet, etmesi gerektiğini vurgulayarak şöyle der:

“Bedenin kadir gecesidir. Onun yüzünden nice devletler elde edilir. Canın da dolunaydır. Karanlıklar onun yüzünden yarılıp yok olur.

Hak Kadir gecesidir. Can, yani insan bütün geceleri sınasın diye geceler içinde gizlidir.

Bütün geceler Kadir gecesi değildir. Ancak her gecenin Kadir gecesi olma ihtimali de yok değildir.”

Hz. Mevlâna Kadir gecesinin parlak bir dolunay olduğunu ve insanların gece karanlığını ortadan kaldırdığını ve eğer insan isterse bütün gecelerini Kadir gecesi haline getirebileceğini bu beyitleriyle bizlere aktarıyor.

Mevlâna bu gecede neler yapılması gerektiğini ve bu gecenin önemini de bir gazelinde şöyle dile getiriyor:

“Ey kardeşim bir gececik de uyumasan ne olur?

Mum gibi uyanık olsan, kıvılcım gibi diri olsan ne olur?

Gök kapıları geceleyin açılır, bahtlar gece uyanır.

Sen de ay gibi uyuma da talih yıldızın parlasın, güzelleşsin.

Sen göklere mensup bir kişi isen, elbette o âleme özlemin vardır.

Bu kirli dünyada gökyüzünden uzak kalamazsın;

yücelerden başla bir yerde yatıp uyuyamazsın ki!

Geceleyin yürü ki, yollar geceleyin alınır; menzillere geceleyin varılır.

Eğer sen O eşsiz padişahı istiyorsan, O’nun yoluna koyulmak için sefere çıkmışsan bu sefer de uyuma.

İyi insanlar, Allah’ın merhameti ve sevgisinin gölgesinde uyurlar.

Ey kardeş bunu anla da, sakın başka yerde uyuma.”

İşte Mevlâna bu beyitleri ışığında Kadir gecesini, Allah’ın istekleri doğrultusunda geçiren Mü’minlerin amaçlarına kavuşacağını vurgular. Mesnevî’sinde de gerçek bayrama kavuşmak isteyenlerin bu gecede hizmete koşmalarını öğütler.

Mevlâna’nın şiirlerinde ve diğer eserlerinde, Kadir gecesini en güzel şekilde ihya etmenin geceyi uyanık geçirerek Allah’a ibadetle meşgul olmanın önemi sürekli vurgulanır:

“Canın için bir gececik olsun iş arasında uyuma.

Ömürden bir geceyi eksik say da, diri ol; uyuma.

Kendi hevesin için binlerce gece uyudun,

ne olur bir gece de Allah için uyuma.

Geceleri uyumaktan da münezzeh olan o Sevgili için uyuma;

Uyuma da gönlünü ona teslim et.

Yüce Allah’ın ‘Dostlar gece uyumazlar’ sözünden utan da bir gececik uyuma.”

Mevlâna, geceleyin ibadetten dolayı ayakta durmaktan Peygamber efendimizin ayaklarının şişmesini onun gelecek ve geçmişteki günahlarının bağışlanması veya Allah’tan korkusundan dolayı yapmadığını, bilâkis aşkının bir coşkusu olduğunu vurgular. Peygamber efendimizin bu özelliği de; yani “korkudan değil, aşktan ibadet” vasfı da örnek almamız gereken güzel hasletlerin başında gelmektedir. Tanınmış kadın sufilerden Rabia-yi Adeviyye de o meşhur sözünde şöyle dememiş miydi:

“Ey Allah’ım! Cehennem ateşinin korkusundan dolayı Sana ibadet ediyorsam, beni Cehenneminde yak. Eğer Cennet vâdinden dolayı da Sana ibadet ediyorsam, Cennetinden beni mahrum eyle…”

Tüm Müslüman âleminin “aşkla” ve lâyıkıyla eda edeceğini umduğumuz bu mübarek gecede Yüce Allah’ın, yani varlığımızı ve her şeyin varlığını borçlu olduğu Yaradan’ımızın istediği gibi bir gece geçirmek dileğiyle Kadir geceniz mübarek olsun.

Hafız Yetiştiriyorum

3 YORUMLAR

Bir yorum ekleyin