“Öğleyin kaylule yapınız. Muhakkak şeytanlar öğle vaktinde kaylule yapmazlar.” (Müslim)
1. UYKU İLE İLGİLİ HORMONLAR
Öncelikle vücudumuzun zinde kalmasını sağlayan bazı hormonlar vardır ve bu hormonların dengelerinin belli saatleri vardır. Mesela vücudumuzu zinde tutan kortizol hormonunun kanda en yüksek olduğu seviye sabahleyindir. Bu seviye gün boyu giderek düşer ve gece saat 23:00’te en düşük seviyeye ulaşır. Bir diğer hormon melatonin ise büyüme ve vücut sağlığını koruyucusudur. Onun da en yüksek olduğu saatleri 21:00-03:00 arasıdır.
2. UYKU SAATLERİ VE HASTALIKLAR
Saat 22:00’de tansiyon ve kalp atım sayıları düşer, saat 04:00’ten sonra tansiyon ve kalp atışlarında yükselme başlar. 15:00 ve 18:00 saatleri arasında da en üst seviyeye ulaşır. Dolayısıyla tansiyon ve kalp atımının yüksek olduğu ve hücrelerin en üst derecede çalıştığı ikindi vaktinde uyunmamalıdır. Aksi takdirde yüksek tansiyon ve kalp rahatsızlığına davetiye çıkarılmış olur. Aynı zamanda bu saatler kerahat vakitleridir ve dinen de uyku uygun değildir.
3. BİR İNSAN 3,5 SAAT UYUYARAK 8 SAAT UYUMUŞ GİBİ VERİM ALABİLİR
Akşam 22:00 ile 02:00 arasındaki uyku % 200 verimlidir. Yani bu saatler arasında 3 saat uyunduğunda 6 saat uyunmuş gibi olunur. Gündüz ise 10:00 ile 13:00 arasındaki yani kuşluk vaktindeki uyku %400 verimlidir. Bu saatler arasında yarım saatlik uyku 2 saatlik uykuya karşılık gelir. Dolayısıyla gece 3 saat gündüzde 0,5(yarım) saat uyuyan bir kimse zahiren 3,5 saat uyumuş görünür. Gerçekte ise 8 saat uyumuş gibidir. Hiçbir uykusuzluk da hissetmez.
Birde ikindiden ve gece 03.00’ten sonraki uykuların %50 verimli olur. Yani gece 03:00’te yatan bir kişi gündüz 15:00 te uyansa 12 saat uyur fakat kendini 6 saat uyumuş gibi hisseder.
4. PEYGAMBERİMİZİN (SALLALLAHU ALEYHİ VE SELLEM) UYKU DÜZENİ
Tüm bu bilimsel bilgilere baktığımızda, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in uyku düzeninin ne kadar bilimsel bazlı olduğunu göreceğiz. Peygamberimiz yatsıdan sonra erken yatarmış, ardından gece teheccüd namazına kalkarmış. Sonrasında yine uyumaz sabah namazına hazırlanırmış. Sabah namazından sonra kerahat vakti olması sebebiyle yine uyumazmış – keza ikindi ile akşam arası da öyle-. Öğle namazından sonra ise kaylule yaparmış. Yani yarım saat, 1 saatlik dinlenme, uyku.
Verdiğimiz bilgilere bakılınca, Peygamberimizin uyku saatleri bilimsel saatlere denk geliyor.
Yatsıdan sonra yatış, 22.00 civarı.
Teheccüde kalkış, 02 – 03.00 civarı.
Kaylule yapış, 11-13.00 arası…
Öyleyse tüm bunlara baktığımızda hem dinen uygun olanı yapmak, hem az uyku ile çok verim almak, hem de Peygamber sünnetleri ile düzene girmek adına bu bilgilerden yararlanarak uyku saatlerimizi düzenleyelim.
5. UYKU KONUSU İLE İLGİLİ HADİSLER:
“Öğleyin kaylule yapınız. Muhakkak şeytanlar öğle vaktinde kaylule yapmazlar.” (Müslim)
“Sizden biri uyurken, şeytan kafasına üç düğüm atar. Her düğümün üzerine; ‘uzun bir geceye sahipsin uyu!’ diyerek elini vurur. O kişi uyanıp da Allah-u Zülcelal’i zikrederse bir düğüm, abdest alırsa bir düğüm, namaz da kılarsa bütün düğümler çözülür. Artık o kimse neşeli ve hareketli olur. Aksi halde neşesiz ve tembel olur.” (İmam Malik, Buharı, Müslim, Ebu Davud, Nesai)
“Abdestli yatan, gece ibadet eden ve gündüz oruç tutan kimse gibi sevap kazanır.” [Hakim]
“Gece ibadet etmek niyetiyle yatan, fakat uyku galebe çalıp sabaha kadar uyanamayan, niyeti sebebiyle gece ibadet etmiş gibi sevaba kavuşur. Uykusu da kendisine Allahü teâlânın ihsan ettiği bir sadaka olur.” [İbni Mace]
“Sabah uykusu, rızka manidir.” [Beyheki]Fakat öte yandan kerahet vaktinde eğer iş ve yoğunluk uyumayı gerektiriyorsa pekâlâ uyunabilir. Meselâ gece mesaisi yapmış birisi sabah namazını kıldıktan sonra kerahet vaktinin geçmesini beklemeden uyuyabilir. Ve bu sünnete aykırı düşmez. Çünkü adam günlük mesaisini yapmış, sabah namazını da kılmış, kerahet vaktinin geçmesini beklemeye artık dinî bir sebep yoktur. Burada kerahet vakti sadece bir zaman ismi olarak zikredilmiştir. Yoksa mutlak derecede uyku yasağı getiren bir zaman parçası olarak gelmemiştir.
Feylule uykusunda da aynı durum söz konusudur. İkindi namazından sonra güneş tamamen batıncaya kadar geçen zaman dilimi keza birçok iş kolu için en verimli zaman dilimidir. Bu saatte uyumak rızkı da, ömrü de noksanlaştırır. Çünkü insanın günün verimini muhasebe edeceği, ölçüp tartacağı, yarınki gün için yeni plânlar yapacağı, hayat için yeni moral ve motivasyon bulacağı bu zaman diliminde uyumak insanı bütün bu neticelerden genellikle mahrum bırakır. Buradaki uyku sakındırmasının da kerahet vaktine denk gelmesi ile ilgisi yoktur. Zaman dilimi bakımından sakıncalı görülmüştür. Fakat şüphesiz bunun da istisnası vardır: Meselâ, gündüz boyu aralıksız yoğun bir çalışma gösterip akşamdan sonra gecenin bir vaktine kadar yeniden yoğun bir çalışmaya girecek birisi için, eğer bu vakitte biraz boşluk söz konusu olursa, bu kişinin bu vakitte bir miktar kestirmesinde dinen bir sakınca olmaz.
Görüldüğü gibi Gaylule ve Feylule uykuları kerahetle ilgili olarak değil, fakat çoğunluk için zaman dilimi olarak sakıncalı bulunmuştur. Kaylule uykusu olan kuşluk vaktinden öğle sonrası vakte kadar güneşin en hararetli olduğu zaman dilimi içinde yarım saat kadar uyumak ise sünnette tavsiye edilmiştir. Bu tavsiyeyi öğle öncesi giren kerahet vakti delemez. Yani kerahet vakti geldi diye sünnet olan öğle uykusunun yapılamaması söz konusu değildir. Çünkü esasen kerahet vakitlerinde sadece namaz kılma yasağı vardır. Bunun da gerekçesi hadiste açıklanmıştır. Hadisçe bunun gerekçesi, o vaktin, kâfirlerin güneşe secde ettikleri vakit oluşudur.1
O halde kerahet vakitlerinden olan sabah gün doğarken ve akşam gün batarken uyumanın mekruh görülmesinin, bu vakitlerin kerahet vakti olması ile ilgisi yoktur. Bunun gerekçesi, sadece insan fıtratının bu vakitlerde daha performanslı oluşu ve bu performansı negatif olarak uykuda öldürmeyip pozitif mânâda değerlendirme gereğidir. Bu durumda Kaylule uykusu olan öğle uykusu, öğle öncesi kerahet vaktinde yapılabilmektedir.
Kaylule uykusunun tavsiye edildiği saat ise kaba kuşluktan ikindi öncesi zamana kadar geçen saattir. Bu saat kişiye ve iş yoğunluğuna göre ve kişiye özel olarak değişebilmektedir. Belirli bir saat verip itaat ehlini saatle sınırlandırmak doğru değildir.
Dipnot: 1- Müslim, Salâti’l-Misafirin, Hadis No: 294.