Peygamber Efendimizin (SAV) Sünnetlerine Tabi Olmak

0
527

Cenâb-ı Hak buyuruyor:

“Andolsun ki, Rasûlullah, sizin için, Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah’ı çok zikredenler için güzel bir örnektir.” (Ahzâb, 21)

Rasûlullah (sav) buyurdular:

“…Size öyle bir emânet bırakıyorum ki, ona sımsıkı sarıldığınız müddetçe yolunuzu şaşırmazsınız. O emânet, Allah’ın Kitâbı ve Nebîsi’nin Sünnet’idir…” (Hâkim, I, 171/318)


 

İmâm-ı Şâfiî’nin  Allah Rasûlü’ne tam bir teslîmiyetle tâbî olmak husûsunda bambaşka bir hassâsiyeti vardı. Talebelerine, kendisinden fetvâ ve ilim alanlara defalarca şu uyarıda bulunmuştu:

“Benim görüşlerime aykırı olan ve Hazret-i Peygamber’den sahih olarak nakledilen bir hadis var ise; biliniz ki hadis benim görüşümden daha üstündür. Bu durumda benim görüşüme uymayın!”

Yine şöyle söylüyordu:

“Rasûlullâh’ın ve ashâbının yolunda olmayanı, havada uçar görsem yine doğruluğunu kabul etmem!”

İmâm-ı Şâfiî’ye bir zât;

“Şu hadisle amel ediyor musun?” diye sorunca büyük imam şu cevabı verdi:

“Allah Rasûlü’nden bir hadis duyacağım da onunla amel etmeyeceğim öyle mi! Beni kiliseden zünnarımla çıkarken mi gördün?” (Ebû Nuaym, Hilyetü’l-evliyâ, IX, 106)

Yine bir başka gün, rivâyet ettiği bir hadis ile amel edip etmediğinin sorulması üzerine İmâm-ı Şâfiî titreyip sarsıldı ve ona;

“Be adam! Rasûlullah’tan hadis nakledip de gereğince hükmetmezsem bu yer beni taşır mı, bu gökyüzü beni altında barındırır mı? Elbette onunla amel ediyorum! Onun her sünneti, benim için doyumsuz bir lezzettir, başım gözüm üstünedir!” diye cevap verdi. (Beyhakî, Menâkıbu’ş-Şâfiî, I, 475)

Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)

el-Müteâlî: İzzet, şeref ve hükümranlık bakımından en yüce olan, aklın alabileceği her şeyden çok yüce olan, noksanlıklardan uzak, yücelik, şan, şeref, kuvvet ve kudret sahibi olan demektir.

Kısa Günün Kârı

Kur’ân-ı Kerîm ve Sünnet-i Seniyye, Allah ve Rasûlü’nün bizlere tevdî buyurduğu en büyük mukaddes emânetlerdir.

İmâm-ı Rabbânî Hazretleri ne güzel buyurur:

“Peygamber Efendimiz’in sünnetine tâbî olma niyetine nâil olan kimse ne kadar bahtiyardır. Bugün O’nun dîninin hak olduğuna inanarak yapılan küçük bir iş bile büyük işler mesâbesinde kabûl edilir…”

Rabbimiz, biz kullarını Habîb-i Ekrem’inin sünnetine lâyıkıyla ittibâ eden bahtiyarlar zümresine ilhâk eylesin! Amin!

Lügatçe

müdâfaa: Savunma, koruma.
zünnar:
Hristiyan rahiplerinin veya puta tapanların, papazların bellerine bağladıkları örme kuşak.
tevdî:
Verme, bırakma, müfettiş ya da hakim tarafından kaydedilmesi, iptal edilmesi.
mesâbe:
Derece, menzile, rütbe.
ittibâ:
Arkasından gitme, tabi olma.
ilhâk:
Eklemek, ilave etmek.

Altınoluk

Hafız Yetiştiriyorum

Bir yorum ekleyin