Bir gün Ashâb-ı Kirâm, Resûl-i Ekrem Efendimiz’e, Hazret-i Ali’yi (r.a.) niçin çok sevdiğini sordular.
Server-i Âlem Efendimiz, Hazret-i Ali’nin çağrılmasını emretti. Sahâbîlerden biri Hazret-i Ali’yi çağırmaya gitti. Habîb-i Ekrem Efendimiz, Hazret-i Ali gelmeden önce ashâbına:
“–Ey ashâbım! Siz birisine iyilik etseniz, o da size karşı kötülük yapsa, ne yaparsınız?” buyurdular.
Ashâb-ı kirâm, iyilikle mukâbele edeceklerini söylediler.
Rasûl-i Ekrem Efendimiz tekrar:
“–O kimse yine kötülük yaparsa ne yaparsınız?” buyurdular.
Ashâb, yine iyilik edeceklerini bildirdiler.
Peygamber Efendimiz :
“–Tekrar size kötülükte bulunursa ne yaparsınız?” buyurunca, ashâb-ı kirâm başlarını aşağı indirdiler, bir cevap veremediler.
Sonra Hazret-i Ali geldi. Rasûl-i Ekrem Efendimiz (s.a.v.) :
“–Yâ Ali, birisine iyilik etsen, o da sana kötülük yapsa, sen ne yaparsın?” buyurdular.
Hazret-i Ali iyilikle mukâbele edeceğini söyledi.
Efendimiz aynı soruyu yedi kere tekrarlamasına rağmen Hazret-i Ali hepsine de:
“–Yine iyilik yaparım.” diye cevap verdi. Sonra ilâve ederek:
“–Ben o kimseye iyilik yaptıkça o bana hep kötülükle mukâbele etse, ben yine de ona iyilik yaparım.” dedi.
Nitekim Hazret-i Ali (r.a.) şöyle buyurmuşlardır:
“İnsanların en kötüsü, iyiliği kötülükle karşılayan ve insanların en iyisi, kötülüğe karşılık iyilik yapandır.”
“Karşılığında kötülük göreceğinizi hiç aklınıza getirmeden, iyilik ediniz.”
İNSAN, İHSÂNA MAĞLUPTUR
Nakledildiğine göre Hazret-i Ali’nin (r.a.) torununun oğlu Ali’ye biri sövüp saydı. O ise, sırtındaki sırma işlemeli elbisesini adama verdi ve bin dirhem daha verilmesini emretti. Bu hareketiyle onun beş fazîleti birden sergilediği söylenir:
Birincisi, hilimdir; zira öfkelenmedi.
İkincisi, eziyeti ortadan kaldırdı.
Üçüncüsü, adamı Allah’tan uzaklaşmaktan kurtardı.
Dördüncüsü, adamı pişmanlık ve tevbeye sevk etti.
Beşincisi de kendisine hakâret etmekte olan adamı bu defa kendisini medhetmeye başlatmış oldu.
Yine adamın biri, İbn-i Abbâs Hazretleri’ne küfretti. İbn-i Abbâs sesini çıkarmadı. Sonra yanında duran İkrime’ye dönerek:
“–Bu adamın bir ihtiyacı varsa çâresine bakalım?” deyince, adam utancından başını yere eğdi.
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Hak Dostlarının Örnek Ahlâkından 1, Erkam Yayınları