Namaz Nasıl Kılınır ? (Resimli + Videolu Anlatım)

namaz-hocasi

NEDEN NAMAZ KILARIZ ?

Kainattaki varlıklara baktığımızda görürüz ki; yıldızlardan hayvanlara, bitkilerden denizlere varlıklar belli vazifeler yapmaktadırlar. Arıların bal yapması, ineklerin süt vermesini gördüğümüzde anlarız ki; bu varlıkların belli vazifeleri mevcuttur, bu varlıklar başıboş değildirler. Peki bu âciz varlıklar bile vazifesiz kalmaz iken akıl sahibi, irade sahibi olan insan vazifesiz kalabilir mi? Elbette insan vazifesiz ve başıboş değildir. İnsanın yaratılmasının hikmeti Allah’ın birliğine iman etmek ve O’na kullukta bulunmaktır. Namaz teşekkürdür. İnsan, kendisine iyilik yapan bir başka insana bile teşekkür etme ihtiyacı hisseder. İnsanın sahip olduğu her şeyi yaratan, insanı yoktan var eden, insanı kainatın halifesi yapan ve insana ölümden sonra sonsuz mutluluk diyarı, yani Cennet’e gitme fırsatını veren Allah, övülmeye asıl lâyık olandır. Namaz ise Allah’a teşekkür etmenin en büyük alametlerindendir. İnsan fakir değildir. İnsan sahip olduğu göz, kulak, burun, el, yüz, saç, ayak, beyin, kalp gibi azalarını milyon dolarlara değişmez. İşte insana böylesine cömertçe nimetler ihsan eden Allah’a şükretmek gerekir. Namaz sadece Allah rızası için kılınır. İnsan Cennet’e gitmek için veya Cehennem’den kurtulmak için değil, sahibi olan Allah’ın rızasını kazanmak için namaz kılmalıdır. Namaz kılan bir insanın meşru olan dünyevi işleri ibadet hükmüne geçer. Namaz kılan bir insanın fazileti, kazanacağı mükafatlar Kur’an-ı Kerim’de ve hadis-i şeriflerde belirtilmiştir.

NAMAZ KILMAYA BAŞLAMADAN ÖNCE YAPILMASI GEREKENLER ?

Temizlik bölümünde de gördüğümüz gibi hades, hükmî olan, yani varsayılan pislik, ya da manevî olan pislik demektir ki. cünüplük ve abdestsizlikten ibarettir. Buna göre âdeti ve lohusalığı biten ve cünüp olan mükellefin yıkanması, abdesti bulunmayanın da abdest alması, bunları yapamıyorsa teyemmüm etmesi gerekir. Namaza ancak böyle başlayabilir. Gerçek Pislikten (Necasetten) Temizlik Namaz kılanın hem vücudu ve elbisesinin, hem de namaz kılacağı yerin temiz olması demektir. Pis olan şeyler bölümünde kaba ve hafif sayılan pislikleri görmüş, onların ne kadarının namaza engel olacağını ve nasıl temizleneceklerini anlatmıştık. Oraya bakılmalı. Vücudundaki ya da elbisesindeki pisliği giderecek bir şey bulamayan kimse, namazını çıplak değil, pis olan elbise ile beraber kılar.

farz-namazlar

SABAH      ÖĞLE      İKİNDİ      AKŞAM      YATSI     CUMA

vacip-namazlar

VİTİR NAMAZI      BAYRAM NAMAZI

nafile-namazlar

TESBİH      HACET      ABDEST      KORKU      EVVABİN     TEHECCÜD     KUŞLUK (düha)     İSTİHARE     KÜSUF / HÜSUF     TERAVİH     YOLCULUK     MESCİD     YAĞMUR

[divider]

Namazın farzları on ikidir. Bunların bir kısmı namazdan önce olup namaza hazırlık niteliğindedir. Bunlara “namazın şartları” denir. Bir kısmı da, namaza durunca yapılır ki bunlara da “namazın rükunları” denir.

Namazın Şartları (Namazın Dışındaki Farzlar):

1. Hadesten Taharet: Gözle görülmeyen pisliklerden temizlenmektir. Bu abdest almak, gusletmek, bunların mümkün olmadığı zamanlarda teyemmüm etmekle olur.

2. Necâsetten Taharet: Gözle görülen pisliklerden temizlenmektir. Bu pislikler namaz kılan kimsenin vücudunda, elbisesinde, namaz kılacağı yerde olur.

3. Setrü’l Avret: Örtülmesi gereken yerlerin kapatılması demektir. Erkeklerde diz kapağı ile göbek arası, kadınlarda ise el, yüz ve ayak dışındaki her yerin örtülmesi gerekir. namazın bir rüknünü eda edecek kadar bir zaman içinde örtülmesi gereken bir organın dörtte biri açılırsa namaz bozulur.

4. İstikbâli Kıble: Namaz kılan kimsenin Kâbe yönüne yönelmesidir. Göğsünü kıbleden (yaklaşık 45 derece) çeviren kimsenin namazı bozulur.

5. Vakit: Farz ve Vacip olan her namaz için belli bir vakit vardır. Namazların kendi vakitleri içinde kılınması farzdır. Vaktinden önce namaz kılınamaz. Özürsüz olarak sonra ya bırakmakta günahtır.

6.Niyet: Kılınacak olan namazın zihnen hatırlanmasıdır. İmamın imâmete, cemaatin da imama uymaya niyetlenmesi gerekir.

Namazın Rükunları (Namazın İçindeki Farzlar):

1. İftitah Tekbiri: namaza başlama tekbiridir. Niyetten sonra “Allahu Ekber” deyip eller yukarı kaldırılıp tekbir alınır.

2. Kıyam: Namazda ayakta durmaktır. Gücü yetenler ayakta, yetmeyenler ise gücünün yettiği şekilde namazlarını kılarlar.

3. Kıraat: Namazda Kur’ân okumak demektir. Kıraat kıyamdadır ve en az üç kısa ayet miktarı okunmalıdır.

4. Rükû: Kıraatten sonra eller dizlere erişecek şekilde eğilmekten ibarettir.

5. Sücûd: Rükûdan sonra ayak, diz ve ellerle beraber alnı ve burnu yere koymaktır. Yalnız alnın ve burnun yere değmesi yeterli değildir. Alın yerin sertliğini hissetmelidir. Kalabalık cemaatlerde arka saftakiler ön saftakilerin sırtına secde edebilirler.

6. Kade-i Âhire: Namazın sonunda “et-Tehiyyâtü” duasını okuyacak kadar oturmaktır.

Sünnetin hükmü: Namazda sünneti terk etmek, namazı bozmaz, sehiv secdesi yapmayı da gerektirmez, ancak mekruh olur.Namazın Başlıca Sünnetleri Şunlardır:1. Beş vakit namaz ile cuma namazı için ezan ve ikamet erkekler için sünnettir. (kadınlara mekruhtur.)2. Namazın iftitah tekbirinde, vitir namazının kunut tekbirinde ve bayram namazlarının zevaid tekbirlerinde elleri kulakların hizasına kaldırmak. (Kadınlar, parmak uçları omuz hizasına gelecek şekilde ellerini kaldırırlar.)3. Eller kaldırıldığı sırada parmakları ne bitişik ne de fazla açık tutmak, yani kendi halinde normal açıklıkta bulundurmak, ellerin ve parmakların içi kıbleye karşı gelmek,4. İmama uyan kimsenin iftitah tekbiri, imamı geçmemek üzere- imamın iftitah tekbirine yakın olmak,5. Kıyamda elleri bağlamak. (Erkekler; sağ elin avucu sol elin üzerinde ve sağ elin baş ve küçük parmakları sol elin bileğin; kavramış olarak ellerini göbek altında bağlarlar.)(Kadınlar: Sağ el, sol elin üzerinde olacak şekilde ellerini göğüs üstüne koyarlar. Erkekler gibi sağ elin parmakları ile sol elin bileğin! kavramazlar)6. Kıyamda iki ayağın arasını dört parmak kadar açık bulundurmak,7. Sübhaneke okumak.8. “Euzubillahi mineşşeytanirracîm”demek.9. Her rekatta fatihadan önce “Bismillahirrahmanirahim” demek.10. Fatihanın sonunda imamın ve ona uyanların “Amin” demesi.11. “Sübhaneke, Eüzü-Besmele ve Amin”i içinden okumak,12. Sabah ve öğle namazlarında fatihadan sonra uzunca, ikindi ve yatsı namazlarında kısa, akşam namazında daha kısa süre okumak. Bu, misafir olmayanlar içindir. Yolcu olan veya vakti dar olan kimse dilediği ayet ve süreyi okur.13. Rükûa varırken “Allahü Ekber” demek.14. Rükûda dizlerim ellerin parmakları açık olarak tutmak. (Kadınlar parmaklarını açmaz ve dizlerim tutmazlar, sadece ellerini dizleri üzerine koyarlar.)

15. Rükûda dizlerim ve dirseklerim dik tutup bükmemek. (Kadınlar rükûda dizlerim bükük bulundururlar.)

16. Rükûda arkasını dümdüz yapmak. (Kadınlar arkalarım biraz meyilli bulundururlar.)

17. Başını, sırtı ile bir seviyede bulundurup yukarıya kaldırmamak ve aşağıya eğmemek.

18. Rükûda üç kere “Sübhane Rahbiye’l-azîm” demek.

19. Rükûdan kalkarken “SemiAllahu ilmen hamideh’ demek.

20. Rükûdan doğrulunca “Rabbena leke’l-hamd” demek.

21. Secdeye varırken yere; önce dizlerini, sonra ellerini, daha sonra alın ve burnunu koymak

22. Secdeden kalkarken önce başını sonra ellerini daha sonra dizleri üzerine ellerini koyarak dizlerini yerden kaldırmak.

23. Secdelere varırken “Allahü Ekber” demek,

24. Secdelerden kalkarken “Allahü Ekber” demek.

25. Secdelerde yüzünü iki elleri arasına almak, eller yüzden geri ve uzakta olmayıp yüze yakın ve yüzün hizasında bulunmak, ellerin parmakları birbirine bitişik olduğu halde kıbleye karşı el ayası ile yere yapışık olmak,

26. Secdelerde üçer kere “Sübhane Rabbiye ‘l-ala ” demek-

27. Erkeklerin, secdede karnını uyluklarından, dirseklerini yanlarından ve kollarını yerden uzak tutması- (Kadınlar, secdede kollarını yanlarına, karnını uyluklarına yapıştırıp yere doğru alçalırlar.)

28. îki secde arasında oturmak.

29. iki secde arasında, birinci oturuşta (Ka’de-i Gla) ve son oturuşta (Ka’de-i ahîre) elleri uylukları üzerine koymak.

30. Otururken sol ayağını yere yayıp üstüne oturmak ve sağ ayağını dikerek parmaklarım kıbleye karşı getirmek- (Kadınlar, ayaklarını sağ tarafa yatık olarak çıkarıp sol kalçaları üzerine otururlar.)

31. Ettehiyyatü’nün kelime-i şehadetinde sağ elinin şehadet parmağı ile işaret etmek.

işaret; Kelime-i şehadette “La ilahe” derken sağ elin şehadet parmağını kaldırmak, “illellah” derken de indirmek suretiyle olur

32. Ettehiyyatü’yü içinden okumak.

33. Üç ve dört rekatlı farzların üçüncü ve dördüncü rekatlarında fatiha okumak. (ilk iki rekatlarda fatiha okumak ise vaciptir.)

34. Son oturuşta “Ettehiyyatü”den sonra “Allahümme sallı, Allahümme barik” ve bunlardan sonra da dua okumak.

35. Selam verirken başını evvela sağa. sonra sola çevirmek.

36. Selamda “Esselamu aleyküm ve Rahmetullah” demek.

37. İmam her iki tarata selam verirken kendisine uyan cemaatı ve hafeze meleklerini selamlamayı niyet etmek.

38. İmama uyan, selamında cemaati ve imamı niyet etmek.

39. Tek başına kılan; selamında melekleri niyet etmek.

40. İmam sol tarafa selam verirken sesini biraz alçaltmak.

41. İmama uyan kişinin selamı, imamın selamına yakın olmak.

42. İmama sonra dan uyan kimse, yetişemediklerim kılmak için imamın ikinci selamını beklemek.

Mekrûh; Lügatte, sevimsiz bulunan, nâhoş ve kerih görülen şey demektir. Istılahta ise, dînen yapılması çirkin ve kötü görülen işler mânasına gelir.

1. Namazın içinde sağa sola bakmak

2. Elbise veya vücut ile oynamak. (Vücuda yapışan elbiseyi küçük bir hareketle silkelemekte bir beis yoktur)

3. Özürsüz, parmağını çıtlatmak

3. Secde yerindeki taşları temizlemek

4. Elini böğrüne koymak

5. Bir yerini bir veya iki kere kaşımak. (Namazda burun akıntısını silmek yere akıtmaktan evlâdır.)

6. Özürsüz bağdaş koymak

7. İnsan yüzüne karşı kılmak

8. Kor halindeki ateşe karşı namaza durmak

9. Bir kimsenin önünde, başı üzerinde, sağında, solunda arkasında veya elbisesinde bakan kimsenin kolayca görebileceği kadar belirgin resim varken namaz kılmak

10. Gerinmek, esnemek

11. Tehiyatta ayak parmaklarını dikip, ökçelerin üzerinde durmak

12. Kaynaklarını (kalçalarını) yere koyup dizlerini göğse çekerek veya elleri yere koyarak oturmak

13. Yenisi ve güzeli varken eski ve kötü elbise ile kılmak. (müstehap olan her zaman adet olanı giymektir. Gecelikler, giyilmesi adet olan elbiselerden olduğu için onunla namaz kılmakta kerahet yoktur.)

14. Başı açık kılmak. (Alçak gönüllülük maksadıyla olursa mekruh olmaz.)

15. Secdede veya secde dışında elinin veya ayağının parmaklarını kıbleden çevirmek

16. Cemaatle namaza duracağında önünde yer varken safa girmeyip, arkada durmak

17. Kabre karşı namaz kılmak

18. Necasete karşı perdesiz namaz kılmak

19. Kadınla, perdesiz bir hizada durup ayrı ayrı namaz kılmak

20. Tuvalete gitme ihtiyacı varken sıkışık olarak namz kılmak

21. Secdeden kalkarken dizlerini ellerinden evvel kaldırmak

22. Secdede bir ayağını kaldırmak

23. İmamdan evvel rüku’a gitmek

24. İmamdan evvel secdeye gitmek

25. İmamdan evvel secdeden kalkmak

26. Secdeye giderken özürsüz olarak ellerini dizlerinden evvel yere koymak

27. Özürsüz, yere veya duvara dayanarak kalkmak

28. Namazda alnından toprak silkmek

29. Bir rekatte okuduğu zammı sure ile, bunu takip eden rekatte okuduğu zammı süre arasında sadece bir sure atlamak

30. Bir sonraki rekatta, bir önceki rekatta okuduğu zammı surenin evvelinden sure veya ayet okumak

31. Farz namazlarda bir sureyi bir rekatta iki defa okumak, veya bir sureyi her iki rekatte okumak

32. Farzın ikinci rekatinde, birinci rekatte okuduğundan üç ayet fazla okumak

33. İmama uyanın imamla birlikte Kur’an okuması

34. Özürsüz, alnındaki sarığın üzerine secde etmek

35. Kıyamda iken özürsüz olarak duvara dayanmak

36. Kıyamda sağa veya sola eğik vaziyette durmak

37. Özürsüz, tek ayak üstünde durmak

38. Namaz içinde ayet ve tesbihleri parmakla saymak

39. Cemaatle namaz kılınırken yalnız namaz kılmak

40. İmamın mihraptan başka yere durması

41. İmamın bir zirâ (50cm) alçak yerde durup, cemaatin imamdan yüksekte durması

42. İmamın bir zirâ (50cm) yüksek yerde durması; (Eğer imamın yanında bir kişi bulunursa mekruh olmaz.)

43. “Besmele” ve “âmin”i açıktan okumak

44. Kırâatı rükua inerken tamamlamak

45. Tekbirleri yerlerinde almamak, her zikir ve kırâati (okumayı) yerinde yapmamak

46. Rüku ve secde tesbihlerini başını kaldırdıktan sonra söylemek

47. Omuzu açık ve kolları sıvalı olarak namaz kılmak

48. Önünde bir canlının geçmesi ihtimali olan yerde önüne sütre (herhangi bir cisim) dikmeyi terk etmek

49. Bir şeyi koklamak

50. İşitilmeyecek derecede üflemek (işitilecek dercede üflenirse namaz bozulur)

51. Başa mendil ve benzeri bir şeyi sarıp tepesini açık bırakmak

52. Ağzını ve burnunu örterek namaz kılmak

53. İkinci defa toplanan cemaate imam olacak şahsın mihraba durması.

بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ (١) الْحَمْدُ للّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ (٢) الرَّحْمنِ الرَّحِيمِ (٣) مَلِكِ يَوْمِ الدِّينِ (٤) إِيَّاكَ نَعْبُدُ وإِيَّاكَ نَسْتَعِينُ (٥) اهدِنَا الصِّرَاطَ المُستَقِيمَ (٦) صِرَاطَ الَّذِينَ أَنعَمتَ عَلَيهِمْ غَيرِ المَغضُوبِ عَلَيهِمْ وَلاَ الضَّالِّينَ (٧)

Türkçe Okunuşu:

Elhamdu lillâhi rabbil’alemin. Errahmânir’rahim. Mâliki yevmiddin. İyyâke na’budu ve iyyâke neste’în, İhdinessırâtel mustakîm. Sırâtellezine en’amte aleyhim ğayrilmağdûbi aleyhim ve leddâllîn.


Türkçe Meali:

Hamd, âlemlerin Rabbi, merhametli olan, merhamet eden ve Din Günü’nün sahibi olan Allah’a mahsustur. (Allahım!) Ancak sana kulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz. Bizi doğru yola, nimete erdirdiğin kimselerin, gazaba uğramayanların, sapmayanların yoluna eriştir.

[divider]

(أَلَمْ تَرَ كَيْفَ فَعَلَ رَبُّكَ بِأَصْحَابِ الْفِيلِ (١) أَلَمْ يَجْعَلْ كَيْدَهُمْ فِي تَضْلِيلٍ (٢) وَأَرْسَلَ عَلَيْهِمْ طَيْرًا أَبَابِيلَ (٣) تَرْمِيهِم بِحِجَارَةٍ مِّن سِجِّيلٍ (٤) فَجَعَلَهُمْ كَعَصْفٍ مَّأْكُولٍ (٥

Türkçe Okunuşu:

Elem tera keyfe fe’ale rabbuke biashâbilfîl. Elem yec’al keydehum fî tadlîl. Ve ersele aleyhim tayran ebâbîl. Termîhim bihicâratin min siccîl. Fece’alehum ke’asfin me’kûl.

Türkçe Meali:

(Ey Muhammed! Kâbe’yi yıkmaya gelen) Fil sahiblerine Rabbinin ne ettiğini görmedin mi? Onların düzenlerini boşa çıkarmadı mı? Onların üzerine, sert taşlar atan sürülerle kuşlar gönderdi. Sonunda onları, yenilmiş ekin gibi yaptı.

[divider]

لِإِيلَافِ قُرَيْشٍ (١) إِيلَافِهِمْ رِحْلَةَ الشِّتَاء وَالصَّيْفِ (٢) فَلْيَعْبُدُوا رَبَّ هَذَا الْبَيْتِ (٣) الَّذِي أَطْعَمَهُم مِّن جُوعٍ وَآمَنَهُم مِّنْ خَوْفٍ (٤)

Türkçe Okunuşu:

Li’î lâfi Kurayş’in. Îlâfihim rihleteşşitâi vessayf. Felya’budû rabbe hâzelbeyt. Ellezî et’amehum min cû’in ve âmenehum min havf.

Türkçe Meali:

Kureyş kabilesinin yaz ve kış yolculuklarında uzlaşması ve anlaşması sağlanmıştır. Öyleyse kendilerini açken doyuran ve korku içindeyken güven veren bu Kâbe’nin Rabbine kulluk etsinler.

[divider]

 Maun Sûresi

أَرَأَيْتَ الَّذِي يُكَذِّبُ بِالدِّينِ (١) فَذَلِكَ الَّذِي يَدُعُّ الْيَتِيمَ (٢) وَلَا يَحُضُّ عَلَى طَعَامِ الْمِسْكِينِ (٣) فَوَيْلٌ لِّلْمُصَلِّينَ (٤) الَّذِينَ هُمْ عَن صَلَاتِهِمْ سَاهُونَ (٥) الَّذِينَ هُمْ يُرَاؤُونَ (٦) وَيَمْنَعُونَ الْمَاعُونَ (٧)

Türkçe Okunuşu:

Era eytellezi yükezzibu bid-din fezâlikellezi yedu’ul yetime ve lâ yehuddu alâ taam-il miskin fev ey lün lil musalîiyne elleziyne hum an salâtihim sâhune elleziyne hum yuraune ve yemneun’el-maun.

Türkçe Meali:

Dini yalanlayanı gördün mü? İşte, yetime fena muamele eden, yoksulu doyurmak için başkalarını teşvik etmeyen odur. Vay hallerine o namaz kılanlara ki, namazlarından gafildirler. Riyakârlık ederler, zekât vermeyi de men’eylerler.

[divider]

إِنَّا أَعْطَيْنَاكَ الْكَوْثَرَ (١) فَصَلِّ لِرَبِّكَ وَانْحَرْ (٢) إِنَّ شَانِئَكَ هُوَ الْأَبْتَرُ (٣)

Türkçe Okunuşu:

İnnâ a’taynâkelkevser. Fesalli lirabbike venhar. İnne şânieke huvel’ebter.

Türkçe Meali:

(Ey Muhammed!) Doğrusu sana pek çok nimet vermişizdir. Öyleyse Rabbin için namaz kıl, kurban kes. Doğrusu adı, sanı ortadan kalkacak olan, sana kin tutan kimsedir.

[divider]

وَالْعَصْرِ (١) إِنَّ الْإِنسَانَ لَفِي خُسْرٍ (٢) إِلَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَتَوَاصَوْا بِالْحَقِّ وَتَوَاصَوْا بِالصَّبْرِ (٣)

Türkçe Okunuşu:

Vel asr. İnnel insane le fi husr. İllellezıne amenu ve amilus salihati ve tevasav bil hakkı ve tevasav bis sabr.

Türkçe Meali:

Andolsun zamana ki, insan gerçekten ziyan içindedir. Ancak, iman edip de sâlih ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler, birbirlerine sabrı tavsiye edenler başka (Onlar ziyanda değillerdir).

[divider]

وَيْلٌ لِّكُلِّ هُمَزَةٍ لُّمَزَةٍ (١) الَّذِي جَمَعَ مَالًا وَعَدَّدَهُ (٢) يَحْسَبُ أَنَّ مَالَهُ أَخْلَدَهُ (٣) كَلَّا لَيُنبَذَنَّ فِي الْحُطَمَةِ (٤) وَمَا أَدْرَاكَ مَا الْحُطَمَةُ (٥) نَارُ اللَّهِ الْمُوقَدَةُ (٦) الَّتِي تَطَّلِعُ عَلَى الْأَفْئِدَةِ (٧) إِنَّهَا عَلَيْهِم مُّؤْصَدَةٌ (٨) فِي عَمَدٍ مُّمَدَّدَةٍ (٩)

 

Türkçe Okunuşu:

Veylül li külli hümezetil lümezeh. Ellezî ceme’a mâlen ve addedeh. Yahsebü enne mâlehu ahledeh. Kellâ leyünbezenne fîl hutameh. Vemâ edrâke mel hutameh. Nârullâhil mûkadeh. Elletî teddali’u ‘alelef’ide. İnnehâ’aleyhim mü’sadeh. Fi’amedin mümeddedeh.

Türkçe Meali:

Bütün koğucuların, insanları arkadan çekiştirenlerin vay haline! Mal toplayıp, onu tekrar tekrar sayan.. Zannediyor ki malı kendisini kalıcı kılacak. Hayır, Kesinlikle o hutameye atılacak. Hutame nedir? Allah’ın tutuşturulmuş ateşidir. Kalplere işleyen.. O üzerlerine kapatılacak, uzatılmış sütunlar arasında…

[divider]

الْقَارِعَةُ (١) مَا الْقَارِعَةُ (٢) وَمَا أَدْرَاكَ مَا الْقَارِعَةُ (٣) يَوْمَ يَكُونُ النَّاسُ كَالْفَرَاشِ الْمَبْثُوثِ (٤) وَتَكُونُ الْجِبَالُ كَالْعِهْنِ الْمَنفُوشِ (٥) فَأَمَّا مَن ثَقُلَتْ مَوَازِينُهُ (٦) فَهُوَ فِي عِيشَةٍ رَّاضِيَةٍ (٧) وَأَمَّا مَنْ خَفَّتْ مَوَازِينُهُ (٨) فَأُمُّهُ هَاوِيَةٌ (٩) وَمَا أَدْرَاكَ مَا هِيَهْ (١٠) نَارٌ حَامِيَةٌ (١١)

 

Türkçe Okunuşu:

El kariah mel kariah ve ma edrake mel kariah. Yevme yekunün nasu kelferaşil mebsus ve tekunul cibalu kelıhnil menfuş. fe emma men sekulet mevazınuh. fe huve fi ıyşetir radıyeh ve emma men haffet mevazınuh. fe ummuhu havıyeh ve ma edrake mahiyeh. narun hamiyeh

Türkçe Meali:

O apaçık bela (Kıyamet)… Nedir o çarpacak bela? O çarpacak belanın ne olduğunu ne bildirdi ki sana? O gün insanlar çırpınıp yayılan pervaneler gibi olacak. Dağlar da didilmiş renkli yünler gibi atılacaktır. İşte o zaman tartıları ağır basan kimse,  artık hoşnut olacağı bir hayat içindedir o.  Fakat tartıları hafif gelen kimse. O vakit onun anası Haviyedir.  Ve bildin mi, Haviye nedir? Kızışmış bir ateştir!

[divider]

أَلْهَاكُمُ التَّكَاثُرُ (١) حَتَّى زُرْتُمُ الْمَقَابِرَ (٢) كَلَّا سَوْفَ تَعْلَمُونَ (٣) ثُمَّ كَلَّا سَوْفَ تَعْلَمُونَ (٤) كَلَّا لَوْ تَعْلَمُونَ عِلْمَ الْيَقِينِ (٥) لَتَرَوُنَّ الْجَحِيمَ (٦) ثُمَّ لَتَرَوُنَّهَا عَيْنَ الْيَقِينِ (٧) ثُمَّ لَتُسْأَلُنَّ يَوْمَئِذٍ عَنِ النَّعِيمِ (٨)

 

Türkçe Okunuşu:

Elhakümüt tekasür,Hatta zürtümülmekabir,Kella sevfe ta’lemun,  Sümme kella sevfe ta’lemun, Kella lev ta’lemune ılmel yekıyn, Le teravünnelcehıym, Sümme leteravünneha aynelyakıyn, Sümme le tüs’elünne yevmeizin anin neıym.

Türkçe Meali:

O çokluk kuruntusu sizleri oyaladı,  ta kabirlere kadar gidip ziyaret edişinize kadar! Öyle değil, ileride bileceksiniz! Sonra yine öyle değil, ileride bileceksiniz! Öyle değil, kesin olarak bilseniz, andolsun ki, cehennemi mutlaka göreceksiniz! Sonra yine andolsun ki, onu yakın gözüyle göreceksiniz! Sonra andolsun ki, o gün her nimetten sorgulanacaksınız!

[divider]

قُلْ هُوَ اللَّهُ أَحَدٌ (١) اللَّهُ الصَّمَدُ (٢) لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْ (٣) وَلَمْ يَكُن لَّهُ كُفُوًا أَحَدٌ (٤)

 

Türkçe Okunuşu:

Kul huvellâhu ehad. Allâhussamed. Lem yelid ve lem yûled. Ve lem yekullehû kufuven ehad.

Türkçe Meali:

De ki: O Allah birdir, büyüklük onda nihayet bulmuştur, daim ve bakidir, her şeyden müstağni ve her dileğin merci’dir. Doğmamış, doğurmamıştır. Hiç bir eşi ve benzeri yoktur.

[divider]

قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ الْفَلَقِ (١) مِن شَرِّ مَا خَلَقَ (٢) وَمِن شَرِّ غَاسِقٍ إِذَا وَقَبَ (٣) وَمِن شَرِّ النَّفَّاثَاتِ فِي الْعُقَدِ (٤) وَمِن شَرِّ حَاسِدٍ إِذَا حَسَدَ (٥)

 

Türkçe Okunuşu:

Kul, euzu birabbil felâk, min şerri ma halak, ve min şerri gasikin iza vakab, ve min  şerri neffassâti fil ukad, ve min şerri hâsidin iza hased.

Türkçe Meali:

De ki: “Yarattığı şeylerin kötülüğünden, karanlığı çöktüğü zaman gecenin kötülüğünden, düğümlere üfleyenlerin kötülüğünden, haset ettiği zaman hasetçinin kötülüğünden, sabah aydınlığının Rabbine sığınırım.”

[divider]

قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ النَّاسِ (١) مَلِكِ النَّاسِ (٢) إِلَهِ النَّاسِ (٣) مِن شَرِّ الْوَسْوَاسِ الْخَنَّاسِ (٤) الَّذِي يُوَسْوِسُ فِي صُدُورِ النَّاسِ (٥) مِنَ الْجِنَّةِ وَ النَّاسِ (٦)

Türkçe Okunuşu:

Kul, euzu birabbin nâs, melikin nâs, ilâhin nâs, min şerril vasvasil hannas, elleziy yuvesvisu fiy sudûrin nâs, minel cinneti ven nâs.

Türkçe Meali:

De ki: “Cinlerden ve insanlardan; insanların kalplerine vesvese veren sinsi vesvesecinin kötülüğünden, insanların Rabbine, insanların Melik’ine, insanların İlah’ına sığınırım.”

Sübhaneke

سُبْحَانَكَ اللَّهُمَّ وَ بِحَمْدِكَ * وَ تَبَارَكَ اسْمُكَ وَ تَعَالَى جَدُّكَ * وَ جَلَّ ثَنَاؤُكَ * وَ لاَ اِلَهَ غَيْرُكَ

Türkçe Okunuşu:

Subhânekellâhumme ve bi hamdik ve tebârekesmuk ve teâlâ cedduk (ve celle senâuk*) ve lâ ilâhe ğayruk.

*Subhâneke Duası cenaze namazında parantez içindeki “Ve celle senâük” cümlesi ile beraber okunur.

Türkçe Meali:

Allahım! Sen bütün kusurlardan pak ve uzaksın. Seni daima böyle kusursuz kabul eder ve yüceliğini her zaman dile getiririm. Senin adın mübarektir. Varlığın her şeyden üstündür. Senden başka tanrı yoktur.

[divider]

Ettehiyatu

اَلتَّحِيَّاتُ لِلَّهِ وَالصَّلَواَتُ وَالطَّيِّبَاتُ اَلسَّلاَمُ عَلَيْكَ اَيُّهَا النَّبِىُّ وَرَحْمَةُ اللهِ وَبَرَكَاتُهُ اَلسَّلاَمُ عَلَيْنَا وَعَلَى عِبَادِاللهِ الصَّالِحِينَ اَشْهَدُ اَنْ لآاِلَهَ اِلاَّالله وَ اَشْهَدُ اَنَّ مُحَمَّدًعَبْدُهُ وَرَسُولُهُ

Türkçe Okunuşu:

Ettehiyyâtu lillâhi vessalevâtu vettayibât. Esselâmu aleyke eyyuhen-Nebiyyu ve rahmetullahi ve berakâtuhu.  Esselâmu aleynâ ve alâ ibâdillâhis-Sâlihîn. Eşhedu en lâ ilâhe illallâh ve eşhedu enne Muhammeden abduhû ve Rasuluh.

Türkçe Meali:

Dil ile, beden ve mal ile yapılan bütün ibadetler Allah’a dır. Ey Peygamber! Allah’ın selamı, rahmet ve bereketleri senin üzerine olsun. Selam bizim üzerimize ve Allah’ın bütün iyi kulları üzerine olsun. Şahitlik ederim ki, Allah’tan başka ilah yoktur. Yine şahitlik ederim ki, Muhammed, O’nun kulu ve Peygamberidir.

[divider]

Allahumme Salli ve Barik

اَللَّهُمَّ صَلِّ عَلَى مُحَمَّدٍ وَ عَلَى آلِ مُحَمَّدٍ * كَمَا صَلَّيْتَ عَلَى اِبْرَاهِيمَ وَ عَلَى آلِ اِبْرَاهِيمَ * اِنَّكَ حَمِيدٌ مَجِيدٌ *

اَللَّهُمَّ بَارِكْ عَلَى مُحَمَّدٍ وَ عَلَى الِ مُحَمَّدٍ * كَمَا بَارَكْتَ عَلَى اِبْرَاهِيمَ وَ عَلَى آلِ اِبْرَاهِيمَ * اِنَّكَ حَمِيدٌ مَجِيدٌ *

Türkçe Okunuşu:

Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ İbrahime ve alâ âli İbrahim. İnneke hamidun mecîd.
Allâhumme barik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ barekte alâ İbrahîme  ve  alâ âli İbrahim.  İnneke  hamidun mecîd.

Türkçe Meali:

Allah’ım! Muhammed’e ve Muhammed’in ümmetine rahmet eyle; şerefini yücelt. İbrahim’e ve İbrahim’in ümmetine rahmet ettiğin gibi. Şüphesiz övülmeye layık yalnız sensin, şan ve şeref sahibi de sensin.

Allah’ım! Muhammed’e ve Muhammed’in ümmetine hayır ve bereket ver. İbrahim’e ve İbrahim’in ümmetine verdiğin gibi. Şüphesiz övülmeye layık yalnız sensin, şan ve şeref sahibi de sensin.

[divider]

Rabbena Atina ve Rabbena Firli

رَبَّنَا آتِنَا فِي الدُّنْيَا حَسَنَةً وَ فِي اْلآخِرَةِ حَسَنَةً وَقِنَا عَذَابَ النَّارِ بِرَحْمَةِكَ يأ اَرْحَمَراَّحِمِينَ

رَبَّنَا اغْفِرْ لِى وَ لِوَالِدَىَّ وَ لِلْمُؤمِنِينَ يَوْمَ يَقُومُ اْلحِسَابِ

Türkçe Okunuşu:

Rabbenâ âtina fid’dunyâ haseneten ve fil’âhirati haseneten ve kınâ  azâbennâr. Birahmetike yâ Erhamerrahimîn.

Rabbenâğfirlî ve li-vâlideyye ve lil-Mu’minine yevme yekûmu’l hisâb.

Türkçe Meali:

Allah’ım! Bize dünyada iyilik ve güzellik, ahirette de iyilik, güzellik ver. Bizi ateş azabından koru.

Ey bizim Rabbimiz! Beni, anamı ve babamı ve bütün mü’minleri hesap gününde (herkesin sorguya çekileceği günde) bağışla.

[divider]

Kunut Duaları

اَللَّهُمَّ إِنَّا نَسْتَعِينُكَ * وَ نَسْتَغْفِرُكَ وَ نَسْتَهْدِيكَ * وَ نُؤْمِنُ بِكَ وَ نَتُوبُ اِلَيْكَ * وَ نَتَوَكَّلُ عَلَيْكَ ونُثْنِى عَلَيْك اْلخَيْرَ كُلَّهُ نَشْكُرُكَ وَ لاَ نَكْفُرُكَ * وَ نَخْلَعُ وَ نَتْرُكُ مَنْ يَفْجُرُكَ

اَللَّهُمَّ اِيَّاكَ نَعْبُدُ وَ لَكَ نُصَلِّى وَ نَسْجُدُ * وَ اِلَيْكَ نَسعْىَ وَ نَحْفِدُ * نَرْجُو رَحْمَتَكَ وَ نَخْشَى عَذَابَكَ * اِنَّ عَذَابَكَ بِاْلكُفَّارِ مُلْحِقٌ *

Türkçe Okunuşu:

Allâhumme innâ nesteînuke ve nestağfiruke ve nestehdik. Ve nu’minu bike ve netûbu ileyk. Ve netevekkelu aleyke ve nusni aleykel-hayra kullehu neşkuruke ve lâ nekfuruke ve nahleu ve netruku men yefcuruk.

Allâhumme iyyâke na’budu ve leke nusalli ve nescudu ve ileyke nes’a ve nahfidu nercû rahmeteke ve nahşâ azâbeke inne azâbeke bilkuffâri mulhık.

Türkçe Meali:

Allahım! Senden yardım isteriz, günahlarımızı bağışlamanı isteriz, razı olduğun şeylere hidayet etmeni isteriz. Sana inanırız, sana tevbe ederiz. Sana güveniriz. Bize verdiğin bütün nimetleri bilerek seni hayır ile överiz. Sana şükrederiz. Hiçbir nimetini inkar etmez ve onları başkasından bilmeyiz. Nimetlerini inkar eden ve sana karşı geleni bırakırız.

Allahım! Biz yalnız sana kulluk ederiz. Namazı yalnız senin için kılarız, ancak sana secde ederiz. Yalnız sana koşar ve sana yaklaştıracak şeyleri kazanmaya çalışırız. İbadetlerini sevinçle yaparız. Rahmetinin devamını ve çoğalmasını dileriz. Azabından korkarız, şüphesiz senin azabın kafirlere ve inançsızlara ulaşır.