BİR KEZ TIRAŞ ETTİ 40 YIL DUASINI ALDI !

0
460

Horasan melik ve kahramanlarından Amr bin Leys’i vefâtından sonra sâlih bir zâtı rüyâsında görür. Rüyada, Mekke’de parasını kaybeden bir adamın Allah rızası için berberden kendisini tıraş etmesini istediğini görür. Elindeki işi bırakıp sırf Allah rızasını gözeterek parasız adamı tıraş eden berbere, geceleri kalkarak 40 yıl boyunca samimiyet ve ihlasla dua eden bu adamın hikayesi…

Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-: “Ameller, niyetlere göredir…” buyurmuştur. (Buhârî,Îmân, 41)

Bu itibarla başta ibadetler olmak üzere bütün hayırlı amellerin, Allah rızâsı için yapılması esastır. İşte ihlâs, amelleri sırf Allah rızâsı için îfâ etmek ve onlar üzerine nefsânî gâyelerin gölgesini bile düşürmemektir. Başta riyâ ve ucub olmak üzere kalbimizi her türlümânevî kirden arındırmaktır. Zira bunlar, ihlâsı bulandıran ve onu yok eden kalbî hastalıklardır.

AMELLERDE ASIL ŞART: İHLÂS

Allah katında amellerin makbûliyetinin asıl şartı, ihlâstır. Beden için ruh ne ise, amel için ihlâs da o mesâbededir.

Horasan melik ve kahramanlarından olan Amr bin Leys’i vefâtından sonra sâlih bir zât rüyâsında görmüştü. Aralarında şu konuşma geçti:

“–Allah sana nasıl muâmele etti?”

“–Allah beni affetti.”

“–Allah seni hangi amelin sebebiyle affetti?”

“–Bir gün bir dağın zirvesine çıkmıştım. Yüksekten askerlerime bakınca, sayılarının çokluğu hoşuma gitti ve:

«Keşke Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- zamanında yaşasaydım da O’na yardım edip destek olsaydım…» diye duygulandım. İşte bu niyet ve iştiyâkıma karşılık Yüce Allah, beni mağfiret etti.” (Kadı Iyâz, Şifâ, II, 28-29)

Lâkin böyle güzel bir niyet, kolay elde edilemez. Ona ulaşmak için kuvvetli bir ihlâs ve samimiyete sahip olmak gerekir.

BİR TIRAŞIN 40 YILLIK ÖYKÜSÜ

Hak dostlarından bir zâta:

“–Efendim, ihlâs hususundasizi tesiri altında bırakan bir hâdise yaşadınız mı?” diye sordular.

O da:

“–Evet, yaşadım.” dedive şunları anlattı:

“–Mekke-i Mükerreme’de para kesemi kaybetmiştim. Basra’dan para bekliyordum, fakat bir türlü gelmiyordu. Saçım sakalım da epeyce uzamıştı.Bir berbere giderekricâda bulundum:

«–Param yok, Allah rızâsı için saçlarımı düzeltebilirmisin?»

O esnâda berber, bir adamı tıraş ediyordu. Hemen yanındaki boş yeri gösterip; «Buraya otur.» dedi ve müşterisini bekleterek beni tıraş etmeye başladı. Müşteriîtiraz etti. Berber ise:

«–Kusura bakmayınız efendim, sizi ücret mukâbilinde tıraş ediyorum, lâkin bu şahıs, Allah rızâsı için kendisini tıraş etmemi istedi. Allah için olan işler dâimâ önceliklidir ve maddî bir bedeli yoktur. Allahiçin olan işin bedelini kullar aslâ bilemez ve ödeyemez!» dedi.

Tıraştan sonra berber, cebime zorla birkaç altın sokuşturdu:

«–Âcil ihtiyaçlarını karşılarsın, imkânım bu kadar, kusura bakma!» dedi.

Bir müddet sonra Basra’dan beklediğim para geldi. Berbere bir kese altın götürdüm:

«–Aslâ almam! Allah için olan işin bedelini ödemeye kulların gücü yetmez!» dedi. Ne kadar uğraştıysam kabul ettiremedim.

Helâlleşip ayrıldım, lâkin tam kırk senedir geceleri kalkıp ona duâ ediyorum.”

İşte böyle hâlisâne, yani sadece Allah için yapılan amel-i sâlihlerin ve hayırların karşılığını Cenâb-ı Hak,kendi şânına lâyık bir güzellikte lûtfedecektir.

Kaynak: Hakk’a Adanmış Gençlik, Osman Nuri Topbaş, Erkam Yayınları

Hafız Yetiştiriyorum

Bir yorum ekleyin