Hz. Hatice (r.anha) Kureyş’in ileri gelenlerinden Huveylid b. Esed’in kızı olup soyu dedelerinden Kusay’da Hz. Muhammed (sav)’in nesebi ile birleşir. Hz. Peygamber’den önce iki defa evlilik yapmış olan Hz. Hatice (r.anha) soylu, güzel ve zengin bir hanımdı. İkinci kocasının ölümünden sonra Kureyş’in ileri gelenlerinden evlilik teklifleri almakla birlikte hiçbirine olumlu cevap vermemekteydi. Güvenilir bulduğu kimselerle ticaret yaparak hayatını sürdüren Hz. Hatice (r.anha), bu sıralarda bir tavsiye üzerine çevresinde üstün ahlak sahibi ve güvenilir bir genç olarak tanınan Hz. Muhammed (sav)’le ortaklık antlaşması yaptı ve O’nun, kölesi Meysere ile birlikte ticaret için Suriye’ye gitmesini istedi. Hz. Muhammed (sav)’in bu yolculuğu ticari açıdan oldukça başarılı geçti. Bu sonuçtan memnun kalan Hz. Hatice (r.anha), Hz. Muhammed (sav)’in dürüst ve doğru sözlü olduğunu gördü. Meysere’nin Hz. Muhammed (sav)’in ahlakı ve davranışları hakkında hayranlık uyandıran övgü dolu sözleri de dinleyen Hz. Hatice (r.anha), Hz. Muhammed (sav)’e daha çok güven duydu ve O’na karşı takdir hisleri gün geçtikçe arttı. Rivayete göre bir süre sonra da bizzat kendisi veya Nefîse bint Ümeyye (Münye) adlı bir kadın aracılığıyla Hz. Muhammed (sav)’e evlilik teklifinde bulundu. Beklemediği bir durumla karşılaşan Hz. Muhammed (sav) biraz düşündükten sonra teklifi kabul etti. Ebû Tâlib ve diğer amcaları, babası vefat etmiş olduğu için Hatice’yi amcası Amr b. Esed’den istediler. Cevabın olumlu olması üzerine de evlilik gerçekleşti. Hz. Muhammed (sav) Ebû Tâlib’in evinden Hz. Hatice (r.anha)’nin evine taşındı; böylece mutlu yuva kurulmuş oldu. Bu sırada Hz. Peygamber’in yirmi beş, Hz. Hatice (r.anha)’nin de kırk yaşında olduğu kaydedilmektedir. Hatice’nin daha küçük yaşlarda olduğuna dair rivayetler de vardır. Hz. Peygamber ve Hz. Hatice (r.anha)’nin bu evliliğinden Kâsım, Zeynep, Rukıyye, Ümmü Külsûm, Fâtıma, Abdullah (Tayyib) ve Tâhir adlı çocukları dünyaya geldi. Abdullah ve Tâhir peygamberlikten önce vefat etti. Bazan Tayyib ve Tâhir iki ayrı çocuk olarak zikredilmekle birlikte bunların Abdullah’ın lakabı olduğu da kaydedilmektedir. Hz. Peygamber’in en küçük kızı Fâtıma dışındaki çocukları kendisinden önce vefat etmiş, Hz. Fâtıma ise babasının vefatından sonra altı ay kadar daha yaşamıştır. Hz. Peygamber, ilk oğlu Kâsım dolayısıyla “Ebü’l-Kâsım” künyesini almıştır. Hz. Hatice (r.anha) ile evliliği sırasında Hz. Peygamber’in ailesine iki kişi daha katılmıştır. Bunlardan biri Hz. Hatice (r.anha)’nin kendisine hediye ettiği ve O’nun da hürriyetine kavuşturup evlatlık edindiği Zeyd b. Hârise’dir. Diğeri ise Mekke’de ortaya çıkan kıtlık yüzünden maddi sıkıntı ile karşılaşan amcası Ebû Tâlib’e destek olmak üzere yanına aldığı ve o sıralarda beş yaşında olduğu rivayet edilen Ali b. Ebû Tâlib’dir. Hz. Peygamber daha sonra kızı Fâtıma’yı Hz. Ali ile evlendirmiş ve soyu bu evlilikten doğan, çok sevdiği torunları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin ile devam etmiştir.
Hz. Hatice (r.anha) yirmi beş yıla yakın bir süre evli kaldığı Hz. Peygamber’e her zaman maddi ve manevi açıdan destek oldu. Hz. Peygamber’e ilk inanan kimse Hz. Hatice (r.anha) olup en sıkıntılı zamanlarda onun yanında yer aldı. Hz. Peygamber’in ilk eşi ve İbrahim dışındaki çocuklarının annesidir. Hz. Peygamber onun iyiliklerini ve vefasını hiçbir zaman unutmadı. Bilindiği gibi Hz. Peygamber onun sağlığında başka bir kadınla evlenmemiş, onun vefatından bir süre sonra da çeşitli sebeplere dayalı olarak evlilikler yapmıştır. Hz. Hatice (r.anha)’yi her zaman hayırla yâd eden Hz. Peygamber bir defasında şöyle demiştir: “Allah bana ondan daha hayırlısını vermemiştir: Herkes benim peygamberliğimi inkâr ederken, o bana inandı. Herkes beni yalanlarken o tasdik etti. İnsanlar mallarını esirgerken o malıyla bana destek oldu. Allah bana ondan çocuklar nasib etti.”