Cenâb-ı Hak buyuruyor:
“Öyle ise siz beni (ibadetle) anın ki ben de sizi anayım. Bana şükredin; sakın bana nankörlük etmeyin!” (Bakara, 152)
Rasûlullah (sav) buyurdular:
“Allah’a hamdederek başlanmayan her önemli iş bereketsiz olur.” (Ebû Dâvûd, Edeb 18. İbni Mâce, Nikâh 19)
Allah’a hamdetmek ve şükretmek meleklerin devamlı surette yaptığı zevkli bir görevdir. Kur’ân-ı Kerîm’in haber verdiğine göre, Arş-ı a’lâyı yüklenen melekler ile arşın çevresinde bulunan melekler Rablerinin sınırsız ihtişamını hamd ile anarlar.
İnsan da Rabbine hamd ve şükrünü sunduğu zaman, beşerî özelliğinden âdeta sıyrılarak melekleşir; O’nun rahmetine ve merhametine yakınlaşır.
Kulları arasında gerektiği gibi şükredenlerin az olması, Allah’a şükreden bahtiyarların değerini, şükretmeyenlerin talihsizliğini gösterir.
Herkes sahip olduğu nimetlerin önemini ve kıymetini düşünerek kendisine bağışlanan lütuflara şükretmelidir.
Belki de insanın az şükretmesinin sebebi, büyük nimetler içinde yüzenlere bakarak daha az nimete sahip olduğunu sanmasıdır.
Peygamber Efendimizin tavsiye ettiği gibi insan, zenginlik ve yaratılış bakımından kendisinden üstün olanlara bakıp yerinmemeli, bir de dönüp kendisinden aşağıdakilere bakmalı ve böylece sahip olduklarının değerini anlamalıdır.
Kısacası aza da, çoğa da şükretmelidir. Çünkü aza şükretmesini bilmeyen çoğa da şükretmez.
Değersiz gibi görünen bazı nimetler kaybedilince, onların ne büyük nimet olduğu daha iyi anlaşılır.
Peygamber Efendimiz bir şey yediği zaman “Bizi yedirip içiren, boğazımızdan kolayca geçiren ve ona bir çıkış yolu gösteren Allah’a hamdolsun” diye şükrederdi. Böylece ihtiyacını kolayca gidermenin bile büyük bir nimet olduğunu hatırlattı.
Herkes sahip olduğu nimetleri bir bir düşünmeli, ne kadar çok şükretmesi gerektiğini anlamalıdır.
Allah’ın verdiği nimetleri hatırlayıp anmak bile bir şükür tarzıdır. (Prof. Dr. M. Yaşar Kandemir, Peygamberimin Sevdiği Müslüman, Erkam Yay.)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
el-Müntekım: İntikam alan, suçluları gerektiği gibi cezalandıran, cezayı da adaleti ile veren, haksızlık etmeyen demektir.
Kısa Günün Kârı
Kulun Rabbine karşı ilk ve en önemli vazifesi, O’nun güzel adını dilinden düşürmemek ve lutfettiği sayısız nimetlerden dolayı O’na şükretmektir.
Lügatçe
Arş-ı a’lâ: Göğün dokuzuncu katı.
beşerî: İnsanoğlu ile ilgili.
ALTINOLUK