Bir akşam Habib-i Acemi hazretleri eve gelince, hanımı evde yiyecek birşey olmadığını bildirerek biraz yiyecek istedi. Fakat bir cevap alamadı. Sabahleyin Fırat kenarındaki kulübesine giderek ibâdetle meşgul oldu. Akşam eve gelince hanımı tekrar isteyince, buyurdu ki:
“Öyle bir kişinin işini işlerim ki, gayet cömerttir. O’nun kereminden utandım birşey isteyemedim. Bana on gün sabret! On günlük birden vereyim.”
Ertesi günü tekrar kulübeye giderek ibâdetine devam etti. Böylece on gün doldu. Öğle namazında bu akşam hanıma, ne söyleyeyim, diye kalbinden geçti.
O gün Habib-i Acemi hazretlerinin evine beyaz elbiseli kimseler gelip, yağ, bal, yüzülmüş koyun, çeşitli yiyecekler getirip hanımına;
“Bunları erinizin işini işlediği kimse gönderdi. Eve gelince kendisine işini artırırsa aşının artacağını söyle!” dediler.
Akşam üzeri Habib-i Acemi hazretleri üzgün bir şekilde evine geldi, Hanımı güleryüzle karşıladı:
“Senin işini yaptığın kimse çok iyiymiş.’’ deyip getirilen şeyleri ve dedikleri sözü nakletti. Bunun üzerine kendini tamamen Hak teâlâya verdi. İbâdetlerini daha çok artırdı.